68152. haydi-bloguma-yeni-bir-konsept-bulayım girişimiyle
karşınızda ve yanınızda olmaya devam ediyorum.
Bu seferki aslında seneleer seneler önce
lookbook'un çıkmasından bu yana hevesli olduğum ama hem giyinip edip sırf
üstündekileri gösterme amaçlı poz vermek komik geldiğinden hem de olayın
genelinde bir görmemişliğine doyamamışlık hali söz konusu olduğundan mesafemi
koruduğum bir girişimdi. Gelgelelim ki olaylar zincirinin takibi bizi az sonra
başlamaya niyet ettiğim duruma kadar getirdi.
Öncelikle kendimi [kendi aklımdaki önyargılara karşı-]
savunmak adına söylemem lazım ki benim kafamdaki ezgiswearing'liğin normal
non-görmemiş bloglardaki bakın-bu-güzelmiş'lerden çok da bir farkı yok; hatta
olaya daha bile gerçekçi yaklaşıyor olması açısından sadece laf üzerinden işleyen
klavye moda takipçiliğine tepki olarak doğmuş bir akıma şekil veriyor olduğumu
düşünmek isterim. Ya da belki sadece lüzumsuz paralar harcadığımı keşfedip
paylaşımlı etmeli kılıflar uyduruyorumdur. .....düşününce ikincisi daha mümkün
geldi.
Sebebi blogu dönüşümüz hangisi olursa olsun here we
go again; (..I kinda wanna be more than friends.)
Tüketici zaman-->tüketici toplum-->tüketici
insan piramidinin ayrılmaz parçalığını geçtim en işleyen çarklarından, en ışıldayan
demirlerinden biri olarak bir yerde hoşuma giden [ve tabi tercihen satılık
olan] bir şey gördüğümde beyin içi dinamiklerimin ilk zıplattırdığı tepkim
"Bunu beğendiğimi insanlarla paylaşmalıyım! Hani benim blog'um?!"
olmuyor, zaman içinde geliştirilmiş şekilde bana ortaçekmeköy ve kuzeysarıyerin
en hızlı kredi kartı çıkaran kızı olmayı kazandıran reflekslerim de bunun kanıtı.
Dolayısıyla madem bir şeyleri beğendiğimde yazmak
yerine alıyorum, çoğu kişide asıl gözardı edilen adımı çoktan halletmiş olduğuma
göre nispeten kolay tarafı da yapabilirim diye düşündüm ve artık burda beğendiklerimin
içinden bende de olanları paylaşmaya karar verdim. Fotoğrafları lookbook'tan
gömmek yerine direkt kendi üstünden çekmek gibi ama her bir gününü de
bugün-cüzdanımdakilerin-üstümdekilere-yansıması'nı göstermek için ne yaptım
diye dertlenerek sonlandırma batağına düşmemek....gibi.
Fikri ilk veren de geçen gün taktığım bir kolye
oldu. .. Bir kolye taktım hayatım (-henüz olmasa da so far en azından blog'um-)
değişti. Gün içinde tanımadığım iki kişi bile [ayrı ayrı. YIHYIH!] gelip
kolyemi sorunca kendimdeki ışığı gördüm ve siz mümin kardeşlerimi de aydınlatmaya
and/slash/or parlatmaya karar verdim.
İŞTE O KOLYE !!!!!!! :
{{KOLYENİN SEKSİ POZLARI İÇİN TIKLAYINIZ.}}
Yani geçen gün dediğimin de haftaları falan var,
havanın 64 derece olmadığı zamanlar daha..
|
Şimdi böyle kocaman görünce biraz yadırgadım. Aylarca küçükten kovaladığı
çocuğun fotoğraflarını ilk kez gören arkadaşlarına karşı YA NORMALDE DAHA İYİ
BURDA KÖTÜ ÇIKMIIIIŞŞŞ! :(('a yatan kıza döndüm bir an kendi içimde.
Burda detayları biraz daha belli oluyor, ama bunda da yazıları çıkmamış.
|
Sallanan klasik YSL monogramı dışında mini
madalyonunun ve zincirin son halkasına geçirilen çubuğunun üstünde de Yves
Saint Laurent yazıyor; kolyeyi gören kimsenin marka konusunda tereddüte düşmesini
istememişler herhalde.
Bu iş Blackberry kamerasıyla yürümiycek galiba.
|
Son 2-3 sezondur heeerr yerler kocaman kalın kalın
altın rengi zincir kolyelerle dolu olduğu için içimdeki çingeneyi mutlu etmek
benim için hiç bu senelerdeki kolay olmamıştı; annem de aynı şeyi fark etmiş
olacak ki kolye onun Dubai'den hediyesi. [Arap zevki esprileri için
tam şu noktada kaçırılmaz fırsat sunuyorum.]
Yves Saint Laurent, geçtiğimiz yazın başlarında
-bence inanılmaz lüzumsuz ve daha da ötesi ziyadesiyle başarısız bir girişim şeklinde- Saint Laurent Paris olarak rebrand edilmiş olduğu için [ : -->
ayrıntılı şeyapmak için buraya tıktık.] kolyeyi ilk gördüğümde vintage
sandım, ki annemin gözünden vintage alışveriş eşittir milletin eskilerini
giymek ve o da nihai analizde "NEGEREKVAR?!" olduğu için kazıklanmış diye annemin adına üzülmek üzereyken internette kurcalamalar yaptım ve az önceki Yves Saint Laurent rebranding linkinde de bahsedildiği gibi klasik
logo ve ismi kullanmaya da devam ettiklerini gördüm. [Yeni isim yaratma çabası
gittikçe daha da lüzumsuz hale gelmiyor mu sizin gözünüzde de?]
Bunu anlatmış olmamın nedeni vintage vs olmadığı
için hala satın alınabilir durumda olmasıydı; ki direkt sadece bunu demiş olsam
daha kısa sürecekmiş. Neyse.
AMAAA bana geleli birkaç ay, ben buraya yazmaya karar verip hemen akabinde de sallamaya başlayalı da birkaç hafta kadar olduğu için şimdiye çoğu sitede sold out
olmuş bile, ve hatta [sanırım artık eski sezon kabul edildiğinden] Ysl'in
kendi sitesinden bile çekmişler.
Restock durumu olur da ilginizi çekerse diye aylar
önce ilk baktığımda bulduğum sitelerin en güvenilirlerinden linkler bırakayım ben
buraya:
Saks Fifth Avenue [altın] & Saks Fifth Avenue [gümüş]: bu tip alışverişler
için bence en güvenilir, en tercih edilesi site. Ben bakarken stoklarında hala vardı
ve $650-660 arası [tam hatırlamıyorum] fiyat koymuşlardı, şu an fiyatsız şekilde
not available görünüyor. Geri gelirse referans olsun diye ekledim fiyatı.
Aol Shopping: burdan daha önce hiç alışveriş
yapmadım. Şu an için out of stock görünse de $650 fiyatı varmış.
Aol Shopping #2: bunun üsttekinden ne farkı var hiçbir fikrim yok ama kendisi çıldırmış. $950 diyor. Tövbes.
Aol Shopping #2: bunun üsttekinden ne farkı var hiçbir fikrim yok ama kendisi çıldırmış. $950 diyor. Tövbes.
Polyvore: aslında alışverişten ziyade
stil sitesi olan polyvore'da alışverişe yönlendirme olarak Saks Fifth
Avenue'nun sitesindeki linke geçiş var, fiyatı $665 olarak almışlar. Belki burası
daha önce yenilenirse falan diye seçenek bolluğu amacıyla koydum. Zengin
göstersin.
Lyst: burası da referans olarak Saks Fifth
Avenue'yu almış [klasik.] Diğerlerinden farkı gümüş renklisi üzerinden
yürüyor ve €537'ye [$703 civarı bi şeye denk geliyor şu anki
kurda] kakalamaya çalışıyor olması.
Bir de normalde bileziğinin aksine kolyesinde zincir sonundaki çubuk mu deniyor işte her neyse o kısım arkada kalıyordu, ben onu da monogram ve madalyonla birlikte geçecek şekilde öne aldım, çüknü yani nasılsa klasiktir, kolyede arkada kalması gereken kısım her zaman öne kayar; dolayısıyla it might as well do it with style.
Bendeki hali şöyle bi şey olmuş oldu işte. Bu haliyle daha günlük daha rahat gibi geldi bana. |
Ay koca post yazdım bitirdim ama en başından şu ana kadar o kadar manasız geldi ki yani neyi neden anlattığımı, kendi boynumu tam olarak hangi amaca hizmetle koyduğumu falan asla anlayabilmiş değilim. Moda blogger'ı olmak benim işim değil galiba. Ama yine de her manasız lüzumsuz eylem gibi devam etmekte olduğu sırada eğlenceliydi, sebep olduğu tüm kişiel sorgulamalara rağmen bu sefer gerçekten üzerinden akabileceğim bir damar buldum sanırım.
Yihha.
Stay tuned.
:)
No comments:
Post a Comment