ezgi-is-mama'ing
ezgismusicing
ezgiseventing
Tuesday, December 31, 2013
2013'ün En İyi 103 Şarkısı
#1: Arctic Monkeys – Do I Wanna Know?
Şimdiden tarihteki haklı tahtını almış gitar riff’ine
yancılık yapan libido pompası davulları ve inanılmaz güçlü beat’iyle hiç bitmesin
istetiyor, ama finaldeki şahane gitar loop’uyla başladığı andan itibaren bir an
önce sonu gelsin de istetiyor. Resmen repeat’e alınmak için yazılmış.
Üstelik David Wilson imzalı animasyon klibi de senenin en
iyi kliplerinden olmaya aday.
#2: Outfit – House on Fire
Kendinizi synth’lerine teslim ederseniz sizi götürecekleri çok
tatlı yerler var.
#3: DEVolution – Admire
Son yılların en kitleyici intro’lardan birinin altından
iteklenen iki üç eko’nun akabinde güneş gibi doğan [elektronikte erkek vokal
hakkında atıp tutmuşluğu olan herkese hırstan kulaklık yedirecek bir-] vokal,
ve birlikte 2. dakikamız daha yeni geride kalmışken BOOM… tamamı, anlatılması
zor derecede kusursuz.
#4: Editors – Sugar
There’s sugar on your soul, şarkının kendisine seslenir gibi.
There’s sugar on your soul, şarkının kendisine seslenir gibi.
Şarkının en başından itibaren arkada loop’lanmakta olan
melodi bile tek başına o kadar muazzam ki üstüne tüm davullara gerek yokmuş
diyesiniz geliyor ama sonra nakarat giriyor ve az önce sen makyajsız da
güzelsin dediğiniz tüm enstrümanların içine düşmek istiyorsunuz.
47. saniyede değişen ritm, 1:14-1:19
arası kısacık şovla ilerleyen anlar için beklentileri iyice çıldırtan gitarlar
ve 2:17 – 2:38 arasında beklentilerin bile ötesine geçiş, 3:30’dan itibaren
mükemmelliğe son dokunuş ve final… saniye saniye çalışılası parça gerçekten.
Editors’tan bu derece bir güzellik, özellikle de vasat altı
son albümlerinden çıkma olunca, o kadar beklenmedik bir şey ki stüdyoda
kendilerinden önce Interpol varmış da onların kayıtlarını çalıp iki vokal atmış
da olabilirler; ama bu bile şarkının güzelliğini etkileyemiyor.
#5: Jimmy Edgar - Shout
Yavaş yavaş yükselip kendini bulduktan sonra hız kesmeden
devam eden ve 6.5 dakikanın nasıl geçtiğini anlayamadan bitiveren detroit house
harikası. Senenin en büyük techno hediyelerinden.
Ayrıca şarkı, kendisi farkında olmasa da, loop vokalleriyle o
kadar içten GEL!GEL!GEL!GEL! diyip duruyor ki gitmesek olmaz.
#6: Queens Of The Stone Age - I Appear Missing
Albümün çıkmasından önce servis edilen 3 dakikalık ara sıcak
haliyle güzeldi, inanılmaz bir gitar solosu barındıran 6 dakikalık albüm
haliyle dünyalar güzeli oldu. Dinliyorken ezildiğinizi hissettirebilecek güçte.
Albüm boyunca davulun arkasındaki ismin Dave Grohl olduğunu
bilmek de “bunlar nasıl ziller, bunlar nasıl ataklar; kim bunlar?!?!”a cevap
olması açısından mühim.
#7:
Stereophonics - Graffiti on the Train
Müzikte modası geçmeyecek, dönemsiz şeyler olduğunu
düşünüyorum; özenli riffler üstüne pürüzlü sesle yumuşak, temiz erkek vokalli
rock bunlardan biri. Kelly Jones da mevcut örneklerin en tercih edilesi
olanlarından [Chris Cornell’dan sonra. Bu konuda –her konuda?- herkes Chris Cornell’dan sonra].
Bu şarkıyı özellikle daha da güzel yapansa türlü türlü
yaylıların yarış halinde olduğu altyapısı. Gereksiz uzun tutulan piyano
outro’su da olmasaymış belki atomu bile parçalarmış.
#8: Danny Byrd – 4th Dimension:
Genelinde DnB, özelinde liquid funk seven herkeste müzik
zevki sebebiyle kendine teşekkür etme isteği doğuracak bir şarkı. Bilinen and
sevilen Danny Byrd sound’una Prodigy parmak batırıp kaçmış gibi.
#9: Haezer – Bass Addict:
Listedeki en riskli şarkı. Bassline junkie’ler için
rahatlıkla on yıllarca idare edebilecek bir hazineyken, hardelectro’nun ismi
bile gerilmesine yeten kişilere karşı eşi bulunmaz işkence metaryali. Ben aşırı
keskin bassline’ı ve dev şiddetteki drop’larıyla aşk yaşamayı tercih eden
gruptanım.
#10: Depeche Mode – Soothe My Soul
Electrorock’ın yalnızca bu sene içinde değil, geçtiğimiz
birkaç sene içinde birden yaşadığı en güzel, en seksi anlardan.
#11: Atoms for Peace – Judge, Jury and Executioner
Sihirli bir şarkı. Thom Yorke’un kaymak sesinin elektroniğe
en yakıştığı 3 dakika 30 saniye.
Aslında vokalde Thom Yorke, basta Flea, davulda Joey
Waronker varken etkisini sihire bağlamak haksızlık da olabilir.
#12: Jon Hopkins – Open Eye Signal
Tüm o ambient sargılarının arasında kaybolmaktansa kulakta
kalıcı yer edinecek biçimde ısrarla zorlayarak yavaş yavaş yükselen ritmi ve hayatınızda
denk gelebileceğiniz en chill drop’larından biriyle Jon Hopkins’in şu ana kadar
yapmış olduğu en iyi şey. Luke Abbott remix’i de aşk tazelemek için ideal.
#13: Fall Out Boy – My Songs Know What You Did in the Dark (Light Em
Up)
Fall Out Boy, dağılma görünümü ara verme kararı aldığında 16
yaşındaydım; dolayısıyla saçlarını öne tarayıp gerçek şişman solistin yerine
lead singer pozlarında esas çocukçuluk oynayan basçılı bir pop punk gurubu beni
bırakmasa benim onları bırakmam için ideal yaştı.
Bu sene tekrar birlikte müzik yaptıklarını
açıkladıklarındaysa 20 olmuştum ve Fall Out Boy ‘dan çıkabilecek hiçbir
potansiyel iş beni ilgilendirmiyordu. Ergenken ergenliğin paylaşıldığı, sonra
yaşlar ilerleyip asıl karakterler oturmaya başladığında alakanın kaybedildiği
ve ergenliğe dair tüm rezil anılar kendilerine yüklenip onlarla birlikte
gömülen arkadaş/slash/eski tanıdıklarım gibiydiler. Sonuçta ben Fall Out Boy
dinlediğim zamanlardan beri büyüyüp değişmiştim, onlarınsa onların bunu yapmış
olduğunu sanmıyordum; sound’larını değiştirme niyetleri olsa eski gruplarında
devam etmez yeniden başlarlar diyordum.
Hiçbir şey bilmiyormuşum.
Halihazırda önyargılı dinlenirken pek iç açıcı gelmeyen ilk
6 saniyesini atlattıktan sonra arada kasıtlı aksayan beat’leri, 1:33’teki
kendisi minik etkisi dev o ufacık ayrıntısı [no spoiler], vokalleri……
ergenliğinizden beri esas yerinde sayanın siz olduğunuzu hissettirip
utandıracak kadar büyük bir production söz konusu.
2 Chainz [ne alaka?] ekli bir official remix’i de var ama
kulaklarınızdaki güzel tada kötü cila dökmek istemeyebilirsiniz.
#14: Hot Natured –
Forward Motion
Bu aslında çoktan 2. doğum gününü geride bırakmış bir şarkı,
ama Hot Natured debut stüdyo albümünü 2013’te çıkarınca listede hakkıyla
kazanılmış yerini aldı. Üstelik 2014’te ayrı eve çıkıp kendi single’ını kazansa
2014’ün listesinde bile oturma izni hazır. O derece bir şarkı çünkü.
#15: The Neighbourhood – Sweater Weather
Sevimli sevimli seksi oluveren şarkılardan.
#16: Kavinsky – Odd Look [vs. The Weeknd]
Kavinsky bu sene 965097 senelik DJ’lik kariyerini sonunda
bir stüdyo albümüyle taçlandırmaya karar verdi, ve evet OutRun ortalamanın
çılgınca üstünde olmasa da kötü bir albüm de değildi. Albümdeki haliyle korkunç
kulak tırmalayıcı vokalleri olan Odd Look’uysa vasat nitelendirmesi bile ödül
olurdu.
Meanwhile in Weekndland, The Weeknd vatanın dört yanındaki
yatak odalarına varoş soundtrack imkanları sunmaya devam etmekte ve fırsat
buldukça da alakasız şarkılara incecik sesini titrete tirete daha da alakasız
yerlerden salça olduğu yan sanayi remix’leri patlatmaktaydı.
Sonra bir şekilde bu iki cılız ışık kesişince mekan ve
zamanın ötesinde bir parlaklık doğuverdi.
Odd Look’un orijinal versiyonunun sadece vokalde değil
sözleri ve hafifçe melodisinde de farklılık gösteren bu post-oyuncu değişikliği
haliyle filmlerdeki başrol kızın ne kadar güzel olduğunu saçını değiştirince
anlama tecrübesini gerçek hayatta yaşayabilirsiniz.
Kavinsky’nin electro rock’a kayan keskinlikteki electroclash
öğelerine Weeknd inceliği çok yakışmış.
#17: Arctic Monkeys – I Wanna Be Yours
Kendisiyle aranızdaki ilişkinin her dinleyişinizde
güçlendiği şarkılardan. Kendisi ayrı, akustiği ayrı güzel.
Jöleyi keşfettikten sonra rockstarlık liginde plak
koşturmaya başlayan maymunların, cılız ingiliz çocuklar oldukları ilk albümler
zamanındaki naifliklerinin [ve witty sözlerinin] kaybolmamış olduğunun kanıtı
niteliğinde.
Öyle bir şarkı düşünün ki daha 19. saniyeden 5. kelimesi
olarak elektrik süpürgesine girip devamında sırasıyla Ford Cortina, cezve,
elektrik sayacı, portatif ufo ve saç kreminden dem vursun; ve bu şarkı koşulsuz
içtenlikteki aşkı en samimi şekilde anlatabilen şarkılardan biri olsun. Biz
düşünürken Alex çıkmış yapmış işte.
#18: Kanye West – New Slaves [feat. Frank
Ocean]
Kanye West’ten hoşlanmamak bir yana, muhtemelen nefret
ediyor olmanız kendi genre’ını iki üç uzak akraba genre’a da yedirerek her
birini seneler sonrasının vizyonuna taşıyabilen ve bunu kendisi için alışıldık
kariyer hamlesi haline getiren bir adamın müziğine saygı duymanıza engel
olmamalı.
New Slaves, tüm altyapı ve üst-süsleme ve ara-sample
öğeleriyle birlikte son yılların en güçlü şarkılarından biri. Eleştirilebilecek
tek yanıysa bu 2pac tarzı lyrical şövalyeliklerle tüketim toplumunu eleştirenin
bildiğimiz Keeping Up with the Kardashians damadı olması.
#19: 1200 Micrograms
– 96%
Kids, just say no.
Geri kalanlarınız, psytrance’ın tapusu için başvurusunu
seneler önce yapmış olan 1200 Micrograms kapıyı sizin için tutuyor.
#20: Armin van Buuren
- Intense [feat. Miri Ben-Ari]
Tüm o yaylılar, klasik müzik dokunuşları falan derken
kazandığı classy’lik sayesinde bunu akılda canlandırmak biraz zor ama Intense,
trance’in en iyisi olabilecekken house’un vasatı olmayı tercih eden Tiesto’nun
üstüne 128 bpm’le sallanan toprakların ses bulmuş hali.
#21: Arcade Fire – Reflektor
Arcade Fire aslında sindirmesi ve sevmesi çok kolay bir grup
değil.
Gelgelelim ki Reflektor da alışmış olduğumuz Arcade Fire
şarkıları gibi değil. Zaten sahibi de güya Arcade Fire değil; The Reflektors
adında fictional bir grup.
Ama hepsi bir yana, karşımızda James Murphy
producer’lığında, back vokaller David Bowie’ye emanet edilmiş, klibi için
yönetmen koltuğunun arkasına Anton Corbjin’in ismi yazılmış bi şarkı var.
…what’s not to like?
#22: Daft Punk – Get
Lucky [feat. Pharrell Williams]
Sırf hakkında iki satır bi şey yazabilmek için bile açıp
dinlemeye kalksam kulaklarımdan kusma korkum var; ama yıllar [ya da muhtemelen
onyıllar] sonra bu aşırı tokluk halimiz biraz geçmeye başladığında aslında
hakikaten iyi bir şarkı olmasını da tekrar takdir edebiliriz diye tahmin
ediyorum.
#23: Drake – Hold On,
We’re Going Home [feat. Majid Jordan]
Kariyerinin ilk dönemlerinde yalnızca mc değil vokal
yeteneğimle de tanınmak istiyorum diyip duran Drake’in bu niyetini eyleme
döktüğünü sonunda gördük ve ikna olduk ki gerçekten iki koldan
ilerleyebilirmiş.
Rapper’dan çıkma, synthpop altyapılı, R&B vokalli şarkı
nasıl olur diyorsanız en temiz haliyle bu şekilde oluyormuş; genre
kokteylindeki çeşitlilikten tatmin olmayanlar Arctic Monkeys, Blood Orange,
Holy Ghost’inkiler başta olacak şekilde sonsuz cover’ları arasından istedikleri
grup ve genre’ı seçebilirler.
#24: Butch –
Highbeams [feat. Benjamin Franklin] [Original Mix]
Deep house, iş yükü bakımından kardeşlerine kıyasla daha
kolay bir genre olabilir; özgün deep house çıkarabilmekse öyle değil.
Maceo Plex ve Miguel Campbell remix’leri de ayrı ayrı
orijinallerinden iyi olan remix’ler potansiyeline sahip.
#25: Flume & Chet Faker – Drop the Game
Avustralya hemşerileri Flume ve Chet Faker’ın 2 sene önce
birlikte turnelemeye başlamaları devamında çok güzel hediyeler alabileceğimizin
ilk habercisiydi. 2012’deki ilk collaboration’ları Left Alone da devamı için
beklentileri atmosfer katlarına roketledi. Bu senenin menüsündeyse birlikte
çıkardıkları 3 şarkılık Lockjaw EP’si var.
Ne kadar şahane bir ikili olduklarını iyice sindirebilmek
için This Song Is Not About a Girl’le
veya EP’den lead single olan Drop the Game’in La Felix ya da CloZee remix’leriyle
devam edilebilir.
#26: James Blake –
Retrograde
Kanye West ve Justin Vernon mentor’lüğündeki James Blake’in
karna 3 füze yedirme geçirme gücünde olduğunu görüyoruz.
Klasik James Blake synth’leri, eco’ları, sirenli altyapısı,
ani duruşları ve tabii ki vokalleri… Güzelliğinin tesadüfi olması imkansız
derecede özenli bir şarkı.
Devamında Finn Pilly
Edit; Finnebassen Remix’in dinlenmesi etkiyi optimize eder.
#27: David Bowie –
Valentine’s Day
Bazı şarkılar dinledikçe daha çok sevilir, çoğu şarkı
dinledikçe sıkar; Valentine’s Day ise her buluşmada aynı istikrarlı David Bowie
etkileyiciliğini sunuyor.
#28: Hot Natured - Reverse
Skydiving [feat. Anabel Englund]
İsmi ve dinlerken bünyede yarattığı his bu kadar uyum içinde
olan bir şarkı daha olamazdı.
#29: Pale – Gold
Yeni bir grup olmaktan ziyede 80’lerde kaydettikleri
şarkıları yeni yeni keşfediliyormuş sound’undaki Pale’den melankolinin en umut
fişeği hali. Mainstream filtresi yememiş synthpop’a yönelik başvuru kaynağı.
#30: Clouds –
Terrorcore
Seneler sonra techno’yu merkez alıp kronolojide geriye
sayacak olan çıkarsa bu şarkı için 2013’e teşekkür edecek.
#31: Disclosure –
White Noise [feat. AlunaGeorge]
2013’ün görkemli breakout’unda imzası [- ve default face
sketch’i] bulunan Disclosure, kusursuza çok yakın debut albümüyle bu sene
bizlere çok iyi davrandı.
#32: Hurts – Miracle
Hurts’ün yalnızca yıl sonu şarkı best of’larında değil,
decade sonu grup best of’larında da gözü olduğuna dair çok sayıdaki kanıtların
2013 lead single formunda olanı.
Girişindeki “woah woah”ların Coldplay eli ve Rihanna
ağzından çıkma 2011 yapımı Princess of China’dakilerle birinci dereceden kuzen
benzerliğiniyse göz/kulak ardı etmek lazım.
#33: Claptone – No
Eyes [feat. Jaw]
Çok çalan her şarkının çok sıkmak zorunda olmadığının kanıtı
gibi.
Yine de sıkıldıysanız özellikle Art Department remix’inde yeniden soluklanabilirsiniz. Hatta
sıkılmadıysanız da kendisine uğrayabilirsiniz. Hatta ve hatta orijinaliyle
tanışma imkanınız olmadıysa remix’inden bile başlayabilirsiniz.
#34: Arctic Monkeys –
Why’d Only Call Me When You’re High?
Organikten şaşmama alt metinli şeker gibi bir sitem
future-anthem’i.
#35: Arthur Beatrice
– Butcher’s Hook
Alternatif şurubu bol indietronica’nın kulaktan geçişte ve
sonrasında bıraktığı tat, bol karamel şuruplu kahvenin damaktan boğaza akarken
yarattığı hisse benziyor.
#36: Autre Ne Veut –
Play by Play
Karar vermekte aceleci davranırsanız Blank Banshee tipi
intro’sunun üstüne binen vokaller başladığı an manasız uğultu diye
kapatabilirsiniz, ama biraz daha zaman tanırsanız kendini sevdirme iddiasında.
Elektronik altyapı eşliğinde kullanılan bol katmanlı r&B vokaller fikri
hoşunuza gidiyorsa iddiasında şanslı da üstelik.
#37: Kanye West – Blood on the Leaves
[feat. Tony Williams]
2013’ün rap şarkılarında spor araba markalarından daha çok
kullanılan tek kelime olan molly’i 2012’de Mercy ile vaftiz eden Kanye, Miley
Cyrus ve Rihanna vs lyric’leri eşliğinde iyice ayağa düşmüş ‘keşfine’
prestijini geri kazandırıyor.
Bunu yaparken de puzzle parçası gibi yerleştirdiği sample
kullanımı ve çok sesli bassline’larıyla production alanındaki dehasını
bilmemkaçyüzüncü kez sergiliyor.
#38: Smallpools - Dreaming
Ne gitarından ne dansından vazgeçmemiş indie’leri seviyoruz.
Fifa şarkılarını da seviyoruz. Kesişim kümelerini kucaklamak en doğal hakkımız.
#39: Xander the Great - Bloodhound
Xandet the Great’in diğer
şarkılarının aksine hip hop değil r&b vokallerinin ön plana çıktığı
Bloodhound’un en güzel tarafı üstündeki new wave kokusu.
#40: Trentemoller – Deceive
[feat. Sune Rose Wagner]
Kulaklardan girip tüm organlara ulaşan,
katılığını üstünüze örtebileceğinizi hissettiğiniz seviyede dark techno
düşünün, şimdi onu imkanlar dahilindeki en hararetli şekilde düşünün; sonuç ne
kadar bunaltıcı olabilecekse bu şarkı onun tam karşılığı şekilde tutkulu.
#41: Drake – Started
from the Bottom
Sample’sız, featuring’siz, genre’lar arası driftler olmadan,
hatta hook bile kullanmadan rap yapan Drake’in güç gösterisi. Dinledikçe daha
da sevilenlerden.
#42: Erol Alkan –
Bang!
Erol Alkan’ın 85467865 senelik non-producer dj’lik
kariyerinin sonunda producer sıfatlıyla gelen debut ep’si Illumination’dan
çıkan lead single.
…Yalnızca bu yukarıdaki cümle bile beklenti yaratmaya
yetiyorken şarkının kendisi de tüm o şahane rework kariyerinin production’larla
da temize çekilme niyetini gösteriyor.
#43: Booka Shade –
Love Inc.
Bu sene için tech house’un gurur kaynaklarından. Şimdiden
çıkmış olan çok sayıda remix’inin içinde Hot
Since 82 Remix’in yeri ayrı.
#44: Depeche Mode –
Heaven
Depeche Mode’dan lead single olarak beklenmeyecek ağırlıkta,
Depeche Mode’dan beklenmese olmayacak seksilikte.
Yaptıkları tüm remix’ler birbirinden güzel olan Freemasons’ın bu şarkıya giydirdiği
club mix ise aynı seksiliğin Depeche Mode olgunluğunda olmayıp en az orijinali kadar başarılı olanı.
Evet, en az.
#45: Alvin Risk –
Wash Dat
2013 sonu itibariyle zamanında en çılgın hevesle gazlanıp
ömrü en çabuk tüketilen akım olarak müzik tarihine girmişliği muhtemen olan
dubstep’in Benga ve Skream gibi pioneer’lerin terkinin ardından sürünen onurunu
korumak Alvin Risk’e emanet.
#46: Claude VonStroke
– Plasma Jelly
2013’ün en iyi beat’lerini seçiyor olsak listeye tek başına
3-4 farklı yerden giriş yapardı.
#47: Gesaffelstein -
Pursuit
Manasızlık ölçülerinde megagoodlooking Gesaffelstein’ın
genç[-kız-]lerin ve kendini genç[-kız-] hissedenlerin sevgililiği kariyeri
seneler önce ZZT, Miss Kittin gibi isimlere yaptığı remix’lerin şahaneliğiyle
başlamıştı.
2013’te ise senenin en iyi albümlerinden Yeezus’ın 2
şarkısında producer credit’e oturmuş olması yetmiyormuşçasına bir de kendi
albümünde vurarak aşkımızı limit=sonsuz’a taşıdı. Pursuit, 14+1 şarkılık
tracklist’te sadece tek filler şarkısı olan inanılmaz debut albüm Aleph’i ve
albümün genel semi-karanlık atmosferini temsilen burada.
#48: Nine Inch Nails
– Came Back Haunted
Nince Inch Nails, industrial’ın sahibi olduklarını
kanıtlamak için ‘haunted’ sirenlerle süslü, beat-driven bir şarkıyla geri
döndü.
David Lynch de yanlarında üstelik.
#49: Justin
Timberlake – Tunnel Vision
Tüm bu 20/20 Experience muhabbeti tam beklediğimiz gibi
gitmemiş olsa da bu demek değil ki içinde JT diskografisi içindeki yerini en
neondan hak eden hiçbir şarkı yoktu. Çünkü evet, vardı. Ve hayır, o şarkı
Mirrors değildi.
#50: Moderat – Bad
Kingdom
Altyapıdaki repetitive’liğin sinir bozucu olacağı genel
görüşüne tepki olarak bestelenmiş.
#51: Thirty Seconds
to Mars – Up in the Air
Grup, 4. albümleri Love, Lust, Faith and Dreams’in lead
single’ı Up in the Air’ın tanıtımını uzaya göndererek yapmayı tercih etse de
biz vaat edilen kulak zevkini mütevazi dünyamızdan da alabildik.
Geriye doğru attığı tek adımı olmayan 30 STM’ın elektronik
topraklarını rock tanklarıyla fethi, müzik adına 2013’ün en keyifli anlarından
biriydi.
#52: James Blake – Life Round Here
25 yaşındaki Blake’in kuvvetli bass’lar ve synth’leri bu
kadar ustalıkla kombinleyebilmesi Mercury Prize’ın ‘denk gelişine’ dağıtılan
bir ödül olmadığının milyonuncu kanıtı gibi.
#53: Yeah Yeah Yeahs – Sacrilege
Keşke herkes herkesin kutsalına bu estetiklikte saldırsa.
Megaforce yönetmenliğindeki, Lily Cole oyunculuğundaki klibi
de mutlaka izlenmeli.
#54: Cold War Kids –
Lost That Easy
Hayal kırıklığı albümden çıkan güzel şarkı kontenjanı bu
seneyi çok dolu kapattı.
#55: Miss Kittin -
Bassline
Şarkının en güçlü yönünü tahmin etmek zor olmasa gerek
#56: Daniel Avery –
Naïve Response
Pek sevilesi minimal tech house’u bu kadar vurucu bilmezdim,
bilmezdik.
#56: Fuck Buttons –
Brainfreeze
Hiçbir anını kaçırmak istemediğiniz, her anı katman katman
işlenmiş, Fuck Buttons’a yakışır teknikte, inanılmaz dolu bir şarkı. Mümkün
olan en iyi manada yorucu.
#57: Hot Natured -
Detroit
Deep house’un semi-supergroup’u Hot Natured’dan senenin en
seksi şarkılarından biri.
#58: John Newman –
Love Me Again
Çağdaş soul dersi kalitesindeki şarkının tek büyük hatası,
öncü kuvveti şeklinde yayınlanmış olduğu albüm vasat albüm Tribute için beklentileri
yükseltmesiydi.
#59: Aloe Blacc – Can
You Do This
En ivedi şekilde bol danslı kliplendirilsin, soundtracklere
meze edilsin, müzikallerde kullanılsın istiyorum. Funk’la soul bir araya
geldiklerinden beri visual iştahi bu kadar kabartan başka bir çocuk daha
doğurmamış olabilirler.
#60: Disclosure –
Help Me Lose My Mind [feat. London Grammar]
aka. 2013’ü çok iyi değerlendirmiş genç yetenekler güç
birleştirmesi.
Zahmetsizce seksi olan şarkıların ne kadar özel olduğuna bir
diğer kanıt.
Eş bir güçler ortaklığından benzer bir tat almak için yine
Disclosure’dan bu kez Jessie Ware featuring’li Confess to Me’ye de gidilebilir.
#61: Kanye West – I’m
in It [feat. Justin Vernon]
Synthesizer ve drum machine’ler bol bulunmuşçasına
sömürülürken industrial’dan ödünç ses efektlerinin rap’le, sirenli synth’lerin
şiddetli beat’lerle kavuşması.
Kendinizi tanrı ilan etmenin avantajlarından biri de
türlerler kafanıza göre oynayabilmek.
#62: Chase &
Status – Heaven Knows [feat. Elli Ingram]
Chase & Status’te kadın vokalli trip hop bulmuşken es
geçmek olmaz diye karanlık karanlık dinlerken son dakikasında şahlanıveriyor.
#63: Childish Gambino
– II. no exit [feat. Miguel]
Şizofrenik şekilde karanlık bir rap şarkısının içinde
melodic verse’lerin ne işi var diyebilirsiniz ama oyuncukomedyensenaristyapımcı
Donald Glover ve Miguel bunu sorgulama ihtiyacı yaratmayacak şekilde güzel
kotarıyorlar işi.
#64: Dusky – Rise for
Love
Aynı babadan kardeşi Careless’ın toplamış olduğu ilgiyle
kıyaslayınca manken kardeşinden daha güzel olan abla gibi kalıyor.
#65: Boys Noize – Go
Hard
Vokalleri tamamen yağ.yak.kas.yap.yağ.yak.kas.yap.’la
değiştirseniz de en fazla bu kadar etkili bir techno for work out şarkısı elde
edebilirdiniz.
#66: Kanye West - I
Am a God [feat. God] [[feat. Justin Vernon]]
Daft Punk producer’lığı ve Justin Vernon [+ god]
yandaşlığıyla kaydedilen I Am a God’ın her bir sözü tek tek tartışıldı; üstünde
durulmayansa bir yanında I AM A GOD!!!! ilanları, bir yanında kabustan
uyanmışçasına çığlıklarla dolu bu şarkıya çift kişilikliğin ne kadar
yakıştığıydı.
#67: Moderat –
Versions
Dinleyeni latin gitar virtüözlerine hazırlar gibi giran
gitarlar, hemen ardından başlayan tamtam davullar, kıvrak vurmalılar, oryantel
vokaller…… Bu karışımdan en son bu kadar başarılı bir sonuç alındığında seneler
2002’yi, artist name Massive Attack’i, şarkı adıysa Inertia Creeps’i
gösteriyordu.
#68: The Field –
Cupid’s Head
Herkeslerin drop drop diye çıldırdığı senede The Field şarkı
yapmak için oturup altı-küsür-dakikaya sıfır-sıfır-sıfır drop’lu bu büyük
güzellikle manifesto yaparak kalkmış.
#69: Kanye West - Black
Skinhead (BLKKK SKKKN HEAD)
Kanye West, Daft Punk, Gesaffelstein, Brodinski, Lupe
Fiasco, Mike Dean, No ID gibi isimleri arka arkaya dizerek dev producer
kadrosunu sahaya süren Kanye West, beklediğini alıyor ve senenin en kuvvetli şarkılarından
birini ortaya koymuş oluyor.
#70: Capital Children
Choir - Untrust Us [Crystal Castles
Cover]
Crystal Castles’ın halihazırda klasikleşmiş Untrust Us’ına
genç sesli [-ve seslerin yaşına uygun şekilde sansür yemiş sözlü-] akapella
dokunuş. Beklenmeyen yorumdan beklenmeyecek güzellik.
#71: London Grammar –
Wasting My Young Years
Güçlü kadın vokalli electronica’yı özleyenler için London
Grammar 2013’ün hediyesi oldu.
Trip hop’a doyamamalara doyamıyorsanız devamına Kids of the
Apocalypse Remix’ini de sıkıştırabilirsiniz.
#72: Hurts - Exile
Ismine yakışır karanlıklıktaki atmosferi Theo Hutchcraft’in
kusursuz vokallerini ön plana çıkarmak için ideal.
#73: Miles Kane –
Taking Over
İlk dinleyişten itibaren sanki
öncesinden biliniyormuş da çıkarılamıyormuş hissiyle çekiç örs üzengi – beyin
hattına yapışıveren şarkının ‘catchy’ olması için mümkün olan her şeyin
yapılmışlığı havası müzikten aradığınızın ne olduğuna göre itici ya da çekici
gelebilir.
Hemfikir olunacak noktaysa brit efendiliğimiz de bir yere kadar diyen Kane’in vurmuş gitara, abanmış tellere halleri.
Hemfikir olunacak noktaysa brit efendiliğimiz de bir yere kadar diyen Kane’in vurmuş gitara, abanmış tellere halleri.
#74: Daniel Steinberg
– I Can Be Your Trip
Yes, you do that.
Please.
#75: Laura Marling – Master Hunter
Vokallerin ve gitarların uyumu şarkının adaşı Jagermeister
yumuşaklığında
#76: Naughty Boy - La
La La [feat. Sam Smith]
Naughty Boy’la adam akıllı tanıştığımız, Sam Smith’le
tanışıklığımızın kısa süreli olmayacağından emin olduğumuz tatlı şarkı.
DEVolution remix’i de bir o kadar tatlı.
#77: Hoodie Allen - No
Interruption [Acoustic]
Akustikleşmenin yakışmadığı 2 temel genre varsa bunlardan
biri edm, diğeri rap. Edm’in temel istisnası Zedd ise rap’inki de [en azından
bu sene için-] çıkardığı akustik EP’siyle Hoodie Allen oldu.
#78: New Kids on the
Block – Remix (I Like The)
14 senenin ardından beraber müzik yapmaya döneceksiniz
dönüşünüz aşağı yukarı böyle bir şey olmalı.
#79: Hurts – The Road
Nokta atışı sevenlerdenseniz albüm öncesi yayınlanan pre-release
promo version’daki snippet hali daha da iyi.
#80: Fenech-Soler – Somebody
Fenech-Soler’ın alışılmış sound’una muazzam yenilikler
getiren bir şarkı değil; ama bu sıkıcı olduğu anlamına gelmiyor. Aksini
ispatlamak için alkışlı ritmi bile yeterli olur zaten.
#81: Foals – Inhaler
Dıpdırıdıdıpdıdıdıdıpdıp girişi ayrı, gümbür gümbür gitarlı
nakaratı ayrı sevilesi; klasik Foals şarkılarından farklı Foals şarkısı.
Klibinden ayrı düşünmenin haksızlık olduğu şarkılardan.
#82: Holy Ghost! – It
Must Be the Weather
80’lerde kaydedilip uzun süre stüdyoda unutulmuş, aradan
geçen bekletme yıllarında da tadı iyice oturmuş gibi.
#83: Jagwar Ma -
Uncertainty
Noel Gallagher’ın “the future of galaxy depends on the
Temples and Jagwar Ma records” beyanı bizlere merak, onlara baskı unsuru olarak
dönmüş olabilir; ama Jagwar Ma’nın 2013 çıkışlı debut albümleri Howlin’de
madchaster’ı electronic tabanlı indie rock’a oturtarak nasıl geri
döndürdüklerini gördükten/dinledikten sonra Noel’a hak vermemek zor.
#84: The National –
Demons
Bir noktadan sonra I stay doooown with Matt Damooooon diye
duymaya başlamak kaçınılmaz, o noktaya kadar kıymetini iyi bilmek lazım.
#85: Chase &
Status – Count on Me [feat. Moko]
80’lerde doğup 90’larda büyümüş kılıklı bir Chase &
Status güzelliği.
#86: Martin Garrix –
Animals
Apaçi kolu başkanları için senenin resmi kulüp marşı haline
gelmesi talihsizlik oldu.
#87: Booka Shade - Blackout:
White Noise [feat. Chelonis R. Jones]
Beatport’tan aldım tech house, itunes’ta açtım techno
hikayesinin özneliğini üstlenmiş beat’lere sahip.
#88: Bastille –
Things We Lost in the Fire [Abbey Road Sessions]
Hipsterlığı genç yaşta seçmiş kız kardeşlerimiz için One
Direction’ın farklı bir evrendeki paraleli formunda pazarlanıyor olmalarına
gözlerinizi kulaklarınızı kapayabilirseniz Bastille’I sevmek o kadar zor değil.
Beatles’la özdeşleşmiş Abbey Road’u Beatles’la özdeşleşmek için çıldıran Beady
Eye’dan daha iyi değerlendirmiş olmaları da bonus.
Hatta son zamanların en başarılı Abbey Road Session’larından
birine sahip olduklarına biraz daha ikna olmak isterseniz yine kendilerinden
Laura Palmer’ın Abbey Road performansını da listeye ekleyebilirsiniz.
#89: Dizzee Rascal –
Goin’ Crazy [feat. Robbie Williams]
Eğlenceli, klibiyle birlikte daha da eğlenceli. Duş
konserlerinde setlist’e mutlaka alınması gereken şarkılardan.
#90: Dannic – Clobber
[Original Club Mix]
Martin Garrix’in Animals’ı tek değildi; 2013, apaçi marşları
açısından kimseye hayal kırıtlığı yaşatmayacak bereketlilikte geçti. Bu da çok
hızlı yükselişlerin çok sert vuruşları olur temalı eserlerden bir diğeri.
#91: Vampire Weekend
– Diane Young
Zekice kelime oyunlarıyla dolu sözleriyle
ingilizcenizi, Sky Ferreira’lı last supper klibiyle enstrümanlardan pipe
yaratabilme becerinizi geliştirebilirsiniz.
#92: Chloe Howl –
Rumour
Nasıl oluyor da 1995 doğumlu öz hakiki şeker kız Chloe Howl,
promising names iddiasında 1996’lı Lorde’nin yanında kendi sözünü bile
ettiremiyor inanılır gibi değil.
#93: Tinie Tempah – 5
Minutes
Kulaktan alınan enerji.
#94: NR& (Nomi,
Rampa, &ME) – Broken Toy
Söz konusu tech house evladının original snippet hali
original mix’ine tercih edilebilir.
#95: Einmusik – Time
Rolls On
Bu tech house evladının ise video edit’ini original mix’ine
tercih edebilirsiniz.
#96: Detroit Swindle
- The Break Up
Sakin sakin deep house.
#97: Margaret Berger
- Feed You My Love
Ülkesinin (Norveç) popstar yarışmalarından çıkan bir ismin Eurovision
şarkısının top songs listelerinde yer bulabilmesine inansını
getirtemediklerimizden misiniz? Dinleyin.
#98: Bastille - No Angels [feat. Ella] [TLC - No Scrubs Cover vs. The XX - Angels]
#98: Bastille - No Angels [feat. Ella] [TLC - No Scrubs Cover vs. The XX - Angels]
Bastille, TLC’nin No Scrubs’ını alıp The XX’in Angels’ına
katık etmiş; yer yer Hitchcock’un
Psycho’sundan line’larla süsleyerek Ella misafirliğinde ikrama hazır hale
getirmiş. Mash up olarak ayrı, cover olarak ayrı güzel.
#99: Baskerville –
Gun for Hire
Elektronikte high pitch’leri sadece trance ablalarında
görmekten sıkıldıysanız diye Hollanda’da falsetto’lu electronica yapıp ihraç
etmişler.
#100: Disco Fries –
Lose It
Senenin electro house set’lerinin hemen hemen tamamında secret
ingredient gibi, cheese gibi bir şarkıydı.
#101: M.I.A. – Bring
the Noize
Tüm mainstream rapper’ların içinde gerçekten MC’lik iddiasındaki
tek dişi ablamız M.I.A.’nın …..dıdıdıdıdadadam dıdıdıdıdıadadadam
dıdıdıdıdadadam dıdı dam …..ne diyorduk? Herneyse, beyni sonsuz kitleyen bir
şarkı; enjoy responsibly.
#102: Chase &
Status – Machine Gun [feat. Pusha T]
King Push etkisiyle insanı yalnızca dinlerken bile nefes
nefese bırakabilen trap sosu bol grime şarkısı.
#103: Jamie Lidell –
You Know My Name
Yeni bir şarkıyı original mix’inden dinlemekten ziyade eski
bir soul şarkısının funk cover’ı üstüne yapılmış elektronik remix dinlediğinizden
şüphelenebilirsiniz.
Dinlemesi okuması kadar yorucu değil.
Subscribe to:
Posts (Atom)