Tuesday, December 31, 2013

2013 en iyi remixleri

xxx

2013'ün En İyi 103 Şarkısı

#1: Arctic Monkeys – Do I Wanna Know?
Şimdiden tarihteki haklı tahtını almış gitar riff’ine yancılık yapan libido pompası davulları ve inanılmaz güçlü beat’iyle hiç bitmesin istetiyor, ama finaldeki şahane gitar loop’uyla başladığı andan itibaren bir an önce sonu gelsin de istetiyor. Resmen repeat’e alınmak için yazılmış.
Üstelik David Wilson imzalı animasyon klibi de senenin en iyi kliplerinden olmaya aday.


#2: Outfit – House on Fire
Kendinizi synth’lerine teslim ederseniz sizi götürecekleri çok tatlı yerler var.


#3: DEVolution – Admire
Son yılların en kitleyici intro’lardan birinin altından iteklenen iki üç eko’nun akabinde güneş gibi doğan [elektronikte erkek vokal hakkında atıp tutmuşluğu olan herkese hırstan kulaklık yedirecek bir-] vokal, ve birlikte 2. dakikamız daha yeni geride kalmışken BOOM… tamamı, anlatılması zor derecede kusursuz.


#4: Editors – Sugar
There’s sugar on your soul, şarkının kendisine seslenir gibi.

Şarkının en başından itibaren arkada loop’lanmakta olan melodi bile tek başına o kadar muazzam ki üstüne tüm davullara gerek yokmuş diyesiniz geliyor ama sonra nakarat giriyor ve az önce sen makyajsız da güzelsin dediğiniz tüm enstrümanların içine düşmek istiyorsunuz.
47. saniyede değişen ritm, 1:14-1:19 arası kısacık şovla ilerleyen anlar için beklentileri iyice çıldırtan gitarlar ve 2:17 – 2:38 arasında beklentilerin bile ötesine geçiş, 3:30’dan itibaren mükemmelliğe son dokunuş ve final… saniye saniye çalışılası parça gerçekten.
Editors’tan bu derece bir güzellik, özellikle de vasat altı son albümlerinden çıkma olunca, o kadar beklenmedik bir şey ki stüdyoda kendilerinden önce Interpol varmış da onların kayıtlarını çalıp iki vokal atmış da olabilirler; ama bu bile şarkının güzelliğini etkileyemiyor.


#5: Jimmy Edgar - Shout
Yavaş yavaş yükselip kendini bulduktan sonra hız kesmeden devam eden ve 6.5 dakikanın nasıl geçtiğini anlayamadan bitiveren detroit house harikası. Senenin en büyük techno hediyelerinden. 
Ayrıca şarkı, kendisi farkında olmasa da, loop vokalleriyle o kadar içten GEL!GEL!GEL!GEL! diyip duruyor ki gitmesek olmaz.


#6: Queens Of The Stone Age - I Appear Missing
Albümün çıkmasından önce servis edilen 3 dakikalık ara sıcak haliyle güzeldi, inanılmaz bir gitar solosu barındıran 6 dakikalık albüm haliyle dünyalar güzeli oldu. Dinliyorken ezildiğinizi hissettirebilecek güçte.
Albüm boyunca davulun arkasındaki ismin Dave Grohl olduğunu bilmek de “bunlar nasıl ziller, bunlar nasıl ataklar; kim bunlar?!?!”a cevap olması açısından mühim.


#7: Stereophonics - Graffiti on the Train
Müzikte modası geçmeyecek, dönemsiz şeyler olduğunu düşünüyorum; özenli riffler üstüne pürüzlü sesle yumuşak, temiz erkek vokalli rock bunlardan biri. Kelly Jones da mevcut örneklerin en tercih edilesi olanlarından [Chris Cornell’dan sonra. Bu konuda –her konuda?- herkes Chris Cornell’dan sonra].
Bu şarkıyı özellikle daha da güzel yapansa türlü türlü yaylıların yarış halinde olduğu altyapısı. Gereksiz uzun tutulan piyano outro’su da olmasaymış belki atomu bile parçalarmış.


#8: Danny Byrd – 4th Dimension:
Genelinde DnB, özelinde liquid funk seven herkeste müzik zevki sebebiyle kendine teşekkür etme isteği doğuracak bir şarkı. Bilinen and sevilen Danny Byrd sound’una Prodigy parmak batırıp kaçmış gibi.


#9: Haezer – Bass Addict:
Listedeki en riskli şarkı. Bassline junkie’ler için rahatlıkla on yıllarca idare edebilecek bir hazineyken, hardelectro’nun ismi bile gerilmesine yeten kişilere karşı eşi bulunmaz işkence metaryali. Ben aşırı keskin bassline’ı ve dev şiddetteki drop’larıyla aşk yaşamayı tercih eden gruptanım.


#10: Depeche Mode – Soothe My Soul
Electrorock’ın yalnızca bu sene içinde değil, geçtiğimiz birkaç sene içinde birden yaşadığı en güzel, en seksi anlardan.


#11: Atoms for Peace – Judge, Jury and Executioner
Sihirli bir şarkı. Thom Yorke’un kaymak sesinin elektroniğe en yakıştığı 3 dakika 30 saniye.
Aslında vokalde Thom Yorke, basta Flea, davulda Joey Waronker varken etkisini sihire bağlamak haksızlık da olabilir.


#12: Jon Hopkins – Open Eye Signal
Tüm o ambient sargılarının arasında kaybolmaktansa kulakta kalıcı yer edinecek biçimde ısrarla zorlayarak yavaş yavaş yükselen ritmi ve hayatınızda denk gelebileceğiniz en chill drop’larından biriyle Jon Hopkins’in şu ana kadar yapmış olduğu en iyi şey. Luke Abbott remix’i de aşk tazelemek için ideal.


#13: Fall Out Boy – My Songs Know What You Did in the Dark (Light Em Up)
Fall Out Boy, dağılma görünümü ara verme kararı aldığında 16 yaşındaydım; dolayısıyla saçlarını öne tarayıp gerçek şişman solistin yerine lead singer pozlarında esas çocukçuluk oynayan basçılı bir pop punk gurubu beni bırakmasa benim onları bırakmam için ideal yaştı.
Bu sene tekrar birlikte müzik yaptıklarını açıkladıklarındaysa 20 olmuştum ve Fall Out Boy ‘dan çıkabilecek hiçbir potansiyel iş beni ilgilendirmiyordu. Ergenken ergenliğin paylaşıldığı, sonra yaşlar ilerleyip asıl karakterler oturmaya başladığında alakanın kaybedildiği ve ergenliğe dair tüm rezil anılar kendilerine yüklenip onlarla birlikte gömülen arkadaş/slash/eski tanıdıklarım gibiydiler. Sonuçta ben Fall Out Boy dinlediğim zamanlardan beri büyüyüp değişmiştim, onlarınsa onların bunu yapmış olduğunu sanmıyordum; sound’larını değiştirme niyetleri olsa eski gruplarında devam etmez yeniden başlarlar diyordum.
Hiçbir şey bilmiyormuşum.

Halihazırda önyargılı dinlenirken pek iç açıcı gelmeyen ilk 6 saniyesini atlattıktan sonra arada kasıtlı aksayan beat’leri, 1:33’teki kendisi minik etkisi dev o ufacık ayrıntısı [no spoiler], vokalleri…… ergenliğinizden beri esas yerinde sayanın siz olduğunuzu hissettirip utandıracak kadar büyük bir production söz konusu.
2 Chainz [ne alaka?] ekli bir official remix’i de var ama kulaklarınızdaki güzel tada kötü cila dökmek istemeyebilirsiniz.


#14: Hot Natured – Forward Motion
Bu aslında çoktan 2. doğum gününü geride bırakmış bir şarkı, ama Hot Natured debut stüdyo albümünü 2013’te çıkarınca listede hakkıyla kazanılmış yerini aldı. Üstelik 2014’te ayrı eve çıkıp kendi single’ını kazansa 2014’ün listesinde bile oturma izni hazır. O derece bir şarkı çünkü.


#15: The Neighbourhood – Sweater Weather
Sevimli sevimli seksi oluveren şarkılardan.


#16: Kavinsky – Odd Look [vs. The Weeknd]
Kavinsky bu sene 965097 senelik DJ’lik kariyerini sonunda bir stüdyo albümüyle taçlandırmaya karar verdi, ve evet OutRun ortalamanın çılgınca üstünde olmasa da kötü bir albüm de değildi. Albümdeki haliyle korkunç kulak tırmalayıcı vokalleri olan Odd Look’uysa vasat nitelendirmesi bile ödül olurdu.

Meanwhile in Weekndland, The Weeknd vatanın dört yanındaki yatak odalarına varoş soundtrack imkanları sunmaya devam etmekte ve fırsat buldukça da alakasız şarkılara incecik sesini titrete tirete daha da alakasız yerlerden salça olduğu yan sanayi remix’leri patlatmaktaydı.
Sonra bir şekilde bu iki cılız ışık kesişince mekan ve zamanın ötesinde bir parlaklık doğuverdi.
Odd Look’un orijinal versiyonunun sadece vokalde değil sözleri ve hafifçe melodisinde de farklılık gösteren bu post-oyuncu değişikliği haliyle filmlerdeki başrol kızın ne kadar güzel olduğunu saçını değiştirince anlama tecrübesini gerçek hayatta yaşayabilirsiniz.
Kavinsky’nin electro rock’a kayan keskinlikteki electroclash öğelerine Weeknd inceliği çok yakışmış.


#17: Arctic Monkeys – I Wanna Be Yours
Kendisiyle aranızdaki ilişkinin her dinleyişinizde güçlendiği şarkılardan. Kendisi ayrı, akustiği ayrı güzel.
Jöleyi keşfettikten sonra rockstarlık liginde plak koşturmaya başlayan maymunların, cılız ingiliz çocuklar oldukları ilk albümler zamanındaki naifliklerinin [ve witty sözlerinin] kaybolmamış olduğunun kanıtı niteliğinde.
Öyle bir şarkı düşünün ki daha 19. saniyeden 5. kelimesi olarak elektrik süpürgesine girip devamında sırasıyla Ford Cortina, cezve, elektrik sayacı, portatif ufo ve saç kreminden dem vursun; ve bu şarkı koşulsuz içtenlikteki aşkı en samimi şekilde anlatabilen şarkılardan biri olsun. Biz düşünürken Alex çıkmış yapmış işte.


#18: Kanye West – New Slaves [feat. Frank Ocean]
Kanye West’ten hoşlanmamak bir yana, muhtemelen nefret ediyor olmanız kendi genre’ını iki üç uzak akraba genre’a da yedirerek her birini seneler sonrasının vizyonuna taşıyabilen ve bunu kendisi için alışıldık kariyer hamlesi haline getiren bir adamın müziğine saygı duymanıza engel olmamalı.
New Slaves, tüm altyapı ve üst-süsleme ve ara-sample öğeleriyle birlikte son yılların en güçlü şarkılarından biri. Eleştirilebilecek tek yanıysa bu 2pac tarzı lyrical şövalyeliklerle tüketim toplumunu eleştirenin bildiğimiz Keeping Up with the Kardashians damadı olması.


#19: 1200 Micrograms – 96%
Kids, just say no.
Geri kalanlarınız, psytrance’ın tapusu için başvurusunu seneler önce yapmış olan 1200 Micrograms kapıyı sizin için tutuyor.


#20: Armin van Buuren - Intense [feat. Miri Ben-Ari]
Tüm o yaylılar, klasik müzik dokunuşları falan derken kazandığı classy’lik sayesinde bunu akılda canlandırmak biraz zor ama Intense, trance’in en iyisi olabilecekken house’un vasatı olmayı tercih eden Tiesto’nun üstüne 128 bpm’le sallanan toprakların ses bulmuş hali.


#21: Arcade Fire – Reflektor
Arcade Fire aslında sindirmesi ve sevmesi çok kolay bir grup değil.
Gelgelelim ki Reflektor da alışmış olduğumuz Arcade Fire şarkıları gibi değil. Zaten sahibi de güya Arcade Fire değil; The Reflektors adında fictional bir grup.
Ama hepsi bir yana, karşımızda James Murphy producer’lığında, back vokaller David Bowie’ye emanet edilmiş, klibi için yönetmen koltuğunun arkasına Anton Corbjin’in ismi yazılmış bi şarkı var. …what’s not to like?


#22: Daft Punk – Get Lucky [feat. Pharrell Williams]
Sırf hakkında iki satır bi şey yazabilmek için bile açıp dinlemeye kalksam kulaklarımdan kusma korkum var; ama yıllar [ya da muhtemelen onyıllar] sonra bu aşırı tokluk halimiz biraz geçmeye başladığında aslında hakikaten iyi bir şarkı olmasını da tekrar takdir edebiliriz diye tahmin ediyorum.


#23: Drake – Hold On, We’re Going Home [feat. Majid Jordan]
Kariyerinin ilk dönemlerinde yalnızca mc değil vokal yeteneğimle de tanınmak istiyorum diyip duran Drake’in bu niyetini eyleme döktüğünü sonunda gördük ve ikna olduk ki gerçekten iki koldan ilerleyebilirmiş.
Rapper’dan çıkma, synthpop altyapılı, R&B vokalli şarkı nasıl olur diyorsanız en temiz haliyle bu şekilde oluyormuş; genre kokteylindeki çeşitlilikten tatmin olmayanlar Arctic Monkeys, Blood Orange, Holy Ghost’inkiler başta olacak şekilde sonsuz cover’ları arasından istedikleri grup ve genre’ı seçebilirler.


#24: Butch – Highbeams [feat. Benjamin Franklin] [Original Mix] 
Deep house, iş yükü bakımından kardeşlerine kıyasla daha kolay bir genre olabilir; özgün deep house çıkarabilmekse öyle değil.
Maceo Plex ve Miguel Campbell remix’leri de ayrı ayrı orijinallerinden iyi olan remix’ler potansiyeline sahip.


#25: Flume & Chet Faker – Drop the Game
Avustralya hemşerileri Flume ve Chet Faker’ın 2 sene önce birlikte turnelemeye başlamaları devamında çok güzel hediyeler alabileceğimizin ilk habercisiydi. 2012’deki ilk collaboration’ları Left Alone da devamı için beklentileri atmosfer katlarına roketledi. Bu senenin menüsündeyse birlikte çıkardıkları 3 şarkılık Lockjaw EP’si var.
Ne kadar şahane bir ikili olduklarını iyice sindirebilmek için This Song Is Not About a Girl’le veya EP’den lead single olan Drop the Game’in La Felix ya da CloZee remix’leriyle devam edilebilir.


#26: James Blake – Retrograde
Kanye West ve Justin Vernon mentor’lüğündeki James Blake’in karna 3 füze yedirme geçirme gücünde olduğunu görüyoruz.
Klasik James Blake synth’leri, eco’ları, sirenli altyapısı, ani duruşları ve tabii ki vokalleri… Güzelliğinin tesadüfi olması imkansız derecede özenli bir şarkı.
Devamında Finn Pilly Edit; Finnebassen Remix’in dinlenmesi etkiyi optimize eder.


#27: David Bowie – Valentine’s Day
Bazı şarkılar dinledikçe daha çok sevilir, çoğu şarkı dinledikçe sıkar; Valentine’s Day ise her buluşmada aynı istikrarlı David Bowie etkileyiciliğini sunuyor.


#28: Hot Natured - Reverse Skydiving [feat. Anabel Englund]
İsmi ve dinlerken bünyede yarattığı his bu kadar uyum içinde olan bir şarkı daha olamazdı.


#29: Pale – Gold
Yeni bir grup olmaktan ziyede 80’lerde kaydettikleri şarkıları yeni yeni keşfediliyormuş sound’undaki Pale’den melankolinin en umut fişeği hali. Mainstream filtresi yememiş synthpop’a yönelik başvuru kaynağı.


#30: Clouds – Terrorcore
Seneler sonra techno’yu merkez alıp kronolojide geriye sayacak olan çıkarsa bu şarkı için 2013’e teşekkür edecek.


#31: Disclosure – White Noise [feat. AlunaGeorge]
2013’ün görkemli breakout’unda imzası [- ve default face sketch’i] bulunan Disclosure, kusursuza çok yakın debut albümüyle bu sene bizlere çok iyi davrandı.


#32: Hurts – Miracle
Hurts’ün yalnızca yıl sonu şarkı best of’larında değil, decade sonu grup best of’larında da gözü olduğuna dair çok sayıdaki kanıtların 2013 lead single formunda olanı.
Girişindeki “woah woah”ların Coldplay eli ve Rihanna ağzından çıkma 2011 yapımı Princess of China’dakilerle birinci dereceden kuzen benzerliğiniyse göz/kulak ardı etmek lazım.


#33: Claptone – No Eyes [feat. Jaw]
Çok çalan her şarkının çok sıkmak zorunda olmadığının kanıtı gibi.
Yine de sıkıldıysanız özellikle Art Department remix’inde yeniden soluklanabilirsiniz. Hatta sıkılmadıysanız da kendisine uğrayabilirsiniz. Hatta ve hatta orijinaliyle tanışma imkanınız olmadıysa remix’inden bile başlayabilirsiniz.


#34: Arctic Monkeys – Why’d Only Call Me When You’re High?
Organikten şaşmama alt metinli şeker gibi bir sitem future-anthem’i.


#35: Arthur Beatrice – Butcher’s Hook
Alternatif şurubu bol indietronica’nın kulaktan geçişte ve sonrasında bıraktığı tat, bol karamel şuruplu kahvenin damaktan boğaza akarken yarattığı hisse benziyor.


#36: Autre Ne Veut – Play by Play
Karar vermekte aceleci davranırsanız Blank Banshee tipi intro’sunun üstüne binen vokaller başladığı an manasız uğultu diye kapatabilirsiniz, ama biraz daha zaman tanırsanız kendini sevdirme iddiasında. Elektronik altyapı eşliğinde kullanılan bol katmanlı r&B vokaller fikri hoşunuza gidiyorsa iddiasında şanslı da üstelik.


#37: Kanye West – Blood on the Leaves [feat. Tony Williams]
2013’ün rap şarkılarında spor araba markalarından daha çok kullanılan tek kelime olan molly’i 2012’de Mercy ile vaftiz eden Kanye, Miley Cyrus ve Rihanna vs lyric’leri eşliğinde iyice ayağa düşmüş ‘keşfine’ prestijini geri kazandırıyor.
Bunu yaparken de puzzle parçası gibi yerleştirdiği sample kullanımı ve çok sesli bassline’larıyla production alanındaki dehasını bilmemkaçyüzüncü kez sergiliyor.


#38: Smallpools - Dreaming
Ne gitarından ne dansından vazgeçmemiş indie’leri seviyoruz. Fifa şarkılarını da seviyoruz. Kesişim kümelerini kucaklamak en doğal hakkımız.


#39: Xander the Great - Bloodhound
Xandet the Great’in diğer şarkılarının aksine hip hop değil r&b vokallerinin ön plana çıktığı Bloodhound’un en güzel tarafı üstündeki new wave kokusu.


#40: Trentemoller – Deceive [feat. Sune Rose Wagner]
Kulaklardan girip tüm organlara ulaşan, katılığını üstünüze örtebileceğinizi hissettiğiniz seviyede dark techno düşünün, şimdi onu imkanlar dahilindeki en hararetli şekilde düşünün; sonuç ne kadar bunaltıcı olabilecekse bu şarkı onun tam karşılığı şekilde tutkulu.


#41: Drake – Started from the Bottom
Sample’sız, featuring’siz, genre’lar arası driftler olmadan, hatta hook bile kullanmadan rap yapan Drake’in güç gösterisi. Dinledikçe daha da sevilenlerden.


#42: Erol Alkan – Bang!
Erol Alkan’ın 85467865 senelik non-producer dj’lik kariyerinin sonunda producer sıfatlıyla gelen debut ep’si Illumination’dan çıkan lead single.
…Yalnızca bu yukarıdaki cümle bile beklenti yaratmaya yetiyorken şarkının kendisi de tüm o şahane rework kariyerinin production’larla da temize çekilme niyetini gösteriyor.


#43: Booka Shade – Love Inc.
Bu sene için tech house’un gurur kaynaklarından. Şimdiden çıkmış olan çok sayıda remix’inin içinde Hot Since 82 Remix’in yeri ayrı.


#44: Depeche Mode – Heaven
Depeche Mode’dan lead single olarak beklenmeyecek ağırlıkta, Depeche Mode’dan beklenmese olmayacak seksilikte.
Yaptıkları tüm remix’ler birbirinden güzel olan Freemasons’ın bu şarkıya giydirdiği club mix ise aynı seksiliğin Depeche Mode olgunluğunda olmayıp en az orijinali kadar başarılı olanı. Evet, en az.


#45: Alvin Risk – Wash Dat
2013 sonu itibariyle zamanında en çılgın hevesle gazlanıp ömrü en çabuk tüketilen akım olarak müzik tarihine girmişliği muhtemen olan dubstep’in Benga ve Skream gibi pioneer’lerin terkinin ardından sürünen onurunu korumak Alvin Risk’e emanet.


#46: Claude VonStroke – Plasma Jelly
2013’ün en iyi beat’lerini seçiyor olsak listeye tek başına 3-4 farklı yerden giriş yapardı.


#47: Gesaffelstein - Pursuit
Manasızlık ölçülerinde megagoodlooking Gesaffelstein’ın genç[-kız-]lerin ve kendini genç[-kız-] hissedenlerin sevgililiği kariyeri seneler önce ZZT, Miss Kittin gibi isimlere yaptığı remix’lerin şahaneliğiyle başlamıştı.
2013’te ise senenin en iyi albümlerinden Yeezus’ın 2 şarkısında producer credit’e oturmuş olması yetmiyormuşçasına bir de kendi albümünde vurarak aşkımızı limit=sonsuz’a taşıdı. Pursuit, 14+1 şarkılık tracklist’te sadece tek filler şarkısı olan inanılmaz debut albüm Aleph’i ve albümün genel semi-karanlık atmosferini temsilen burada.


#48: Nine Inch Nails – Came Back Haunted
Nince Inch Nails, industrial’ın sahibi olduklarını kanıtlamak için ‘haunted’ sirenlerle süslü, beat-driven bir şarkıyla geri döndü.
David Lynch de yanlarında üstelik.


#49: Justin Timberlake – Tunnel Vision
Tüm bu 20/20 Experience muhabbeti tam beklediğimiz gibi gitmemiş olsa da bu demek değil ki içinde JT diskografisi içindeki yerini en neondan hak eden hiçbir şarkı yoktu. Çünkü evet, vardı. Ve hayır, o şarkı Mirrors değildi.  


#50: Moderat – Bad Kingdom
Altyapıdaki repetitive’liğin sinir bozucu olacağı genel görüşüne tepki olarak bestelenmiş.


#51: Thirty Seconds to Mars – Up in the Air
Grup, 4. albümleri Love, Lust, Faith and Dreams’in lead single’ı Up in the Air’ın tanıtımını uzaya göndererek yapmayı tercih etse de biz vaat edilen kulak zevkini mütevazi dünyamızdan da alabildik.
Geriye doğru attığı tek adımı olmayan 30 STM’ın elektronik topraklarını rock tanklarıyla fethi, müzik adına 2013’ün en keyifli anlarından biriydi.


#52: James Blake – Life Round Here
25 yaşındaki Blake’in kuvvetli bass’lar ve synth’leri bu kadar ustalıkla kombinleyebilmesi Mercury Prize’ın ‘denk gelişine’ dağıtılan bir ödül olmadığının milyonuncu kanıtı gibi.


#53: Yeah Yeah Yeahs – Sacrilege
Keşke herkes herkesin kutsalına bu estetiklikte saldırsa.
Megaforce yönetmenliğindeki, Lily Cole oyunculuğundaki klibi de mutlaka izlenmeli.


#54: Cold War Kids – Lost That Easy
Hayal kırıklığı albümden çıkan güzel şarkı kontenjanı bu seneyi çok dolu kapattı.


#55: Miss Kittin - Bassline
Şarkının en güçlü yönünü tahmin etmek zor olmasa gerek


#56: Daniel Avery – Naïve Response
Pek sevilesi minimal tech house’u bu kadar vurucu bilmezdim, bilmezdik.


#56: Fuck Buttons – Brainfreeze
Hiçbir anını kaçırmak istemediğiniz, her anı katman katman işlenmiş, Fuck Buttons’a yakışır teknikte, inanılmaz dolu bir şarkı. Mümkün olan en iyi manada yorucu.


#57: Hot Natured - Detroit
Deep house’un semi-supergroup’u Hot Natured’dan senenin en seksi şarkılarından biri.


#58: John Newman – Love Me Again
Çağdaş soul dersi kalitesindeki şarkının tek büyük hatası, öncü kuvveti şeklinde yayınlanmış olduğu albüm vasat albüm Tribute için beklentileri yükseltmesiydi.


#59: Aloe Blacc – Can You Do This
En ivedi şekilde bol danslı kliplendirilsin, soundtracklere meze edilsin, müzikallerde kullanılsın istiyorum. Funk’la soul bir araya geldiklerinden beri visual iştahi bu kadar kabartan başka bir çocuk daha doğurmamış olabilirler.


#60: Disclosure – Help Me Lose My Mind [feat. London Grammar]
aka. 2013’ü çok iyi değerlendirmiş genç yetenekler güç birleştirmesi.
Zahmetsizce seksi olan şarkıların ne kadar özel olduğuna bir diğer kanıt.
Eş bir güçler ortaklığından benzer bir tat almak için yine Disclosure’dan bu kez Jessie Ware featuring’li Confess to Me’ye de gidilebilir.


#61: Kanye West – I’m in It [feat. Justin Vernon]
Synthesizer ve drum machine’ler bol bulunmuşçasına sömürülürken industrial’dan ödünç ses efektlerinin rap’le, sirenli synth’lerin şiddetli beat’lerle kavuşması.
Kendinizi tanrı ilan etmenin avantajlarından biri de türlerler kafanıza göre oynayabilmek.


#62: Chase & Status – Heaven Knows [feat. Elli Ingram]
Chase & Status’te kadın vokalli trip hop bulmuşken es geçmek olmaz diye karanlık karanlık dinlerken son dakikasında şahlanıveriyor.


#63: Childish Gambino – II. no exit [feat. Miguel]
Şizofrenik şekilde karanlık bir rap şarkısının içinde melodic verse’lerin ne işi var diyebilirsiniz ama oyuncukomedyensenaristyapımcı Donald Glover ve Miguel bunu sorgulama ihtiyacı yaratmayacak şekilde güzel kotarıyorlar işi.


#64: Dusky – Rise for Love
Aynı babadan kardeşi Careless’ın toplamış olduğu ilgiyle kıyaslayınca manken kardeşinden daha güzel olan abla gibi kalıyor.


#65: Boys Noize – Go Hard
Vokalleri tamamen yağ.yak.kas.yap.yağ.yak.kas.yap.’la değiştirseniz de en fazla bu kadar etkili bir techno for work out şarkısı elde edebilirdiniz.


#66: Kanye West - I Am a God [feat. God] [[feat. Justin Vernon]]
Daft Punk producer’lığı ve Justin Vernon [+ god] yandaşlığıyla kaydedilen I Am a God’ın her bir sözü tek tek tartışıldı; üstünde durulmayansa bir yanında I AM A GOD!!!! ilanları, bir yanında kabustan uyanmışçasına çığlıklarla dolu bu şarkıya çift kişilikliğin ne kadar yakıştığıydı.


#67: Moderat – Versions
Dinleyeni latin gitar virtüözlerine hazırlar gibi giran gitarlar, hemen ardından başlayan tamtam davullar, kıvrak vurmalılar, oryantel vokaller…… Bu karışımdan en son bu kadar başarılı bir sonuç alındığında seneler 2002’yi, artist name Massive Attack’i, şarkı adıysa Inertia Creeps’i gösteriyordu.


#68: The Field – Cupid’s Head
Herkeslerin drop drop diye çıldırdığı senede The Field şarkı yapmak için oturup altı-küsür-dakikaya sıfır-sıfır-sıfır drop’lu bu büyük güzellikle manifesto yaparak kalkmış.


#69: Kanye West - Black Skinhead (BLKKK SKKKN HEAD)
Kanye West, Daft Punk, Gesaffelstein, Brodinski, Lupe Fiasco, Mike Dean, No ID gibi isimleri arka arkaya dizerek dev producer kadrosunu sahaya süren Kanye West, beklediğini alıyor ve senenin en kuvvetli şarkılarından birini ortaya koymuş oluyor.


#70: Capital Children Choir  - Untrust Us [Crystal Castles Cover]
Crystal Castles’ın halihazırda klasikleşmiş Untrust Us’ına genç sesli [-ve seslerin yaşına uygun şekilde sansür yemiş sözlü-] akapella dokunuş. Beklenmeyen yorumdan beklenmeyecek güzellik.


#71: London Grammar – Wasting My Young Years
Güçlü kadın vokalli electronica’yı özleyenler için London Grammar 2013’ün hediyesi oldu.
Trip hop’a doyamamalara doyamıyorsanız devamına Kids of the Apocalypse Remix’ini de sıkıştırabilirsiniz.


#72: Hurts - Exile
Ismine yakışır karanlıklıktaki atmosferi Theo Hutchcraft’in kusursuz vokallerini ön plana çıkarmak için ideal.


#73: Miles Kane – Taking Over
İlk dinleyişten itibaren sanki öncesinden biliniyormuş da çıkarılamıyormuş hissiyle çekiç örs üzengi – beyin hattına yapışıveren şarkının ‘catchy’ olması için mümkün olan her şeyin yapılmışlığı havası müzikten aradığınızın ne olduğuna göre itici ya da çekici gelebilir.
Hemfikir olunacak noktaysa brit efendiliğimiz de bir yere kadar diyen Kane’in vurmuş gitara, abanmış tellere halleri.


#74: Daniel Steinberg – I Can Be Your Trip
Yes, you do that.
Please.


#75: Laura Marling – Master Hunter
Vokallerin ve gitarların uyumu şarkının adaşı Jagermeister yumuşaklığında


#76: Naughty Boy - La La La [feat. Sam Smith]
Naughty Boy’la adam akıllı tanıştığımız, Sam Smith’le tanışıklığımızın kısa süreli olmayacağından emin olduğumuz tatlı şarkı. DEVolution remix’i de bir o kadar tatlı.


#77: Hoodie Allen - No Interruption [Acoustic]
Akustikleşmenin yakışmadığı 2 temel genre varsa bunlardan biri edm, diğeri rap. Edm’in temel istisnası Zedd ise rap’inki de [en azından bu sene için-] çıkardığı akustik EP’siyle Hoodie Allen oldu.


#78: New Kids on the Block – Remix (I Like The)
14 senenin ardından beraber müzik yapmaya döneceksiniz dönüşünüz aşağı yukarı böyle bir şey olmalı.


#79: Hurts – The Road
Nokta atışı sevenlerdenseniz albüm öncesi yayınlanan pre-release promo version’daki snippet hali daha da iyi.


#80: Fenech-Soler – Somebody
Fenech-Soler’ın alışılmış sound’una muazzam yenilikler getiren bir şarkı değil; ama bu sıkıcı olduğu anlamına gelmiyor. Aksini ispatlamak için alkışlı ritmi bile yeterli olur zaten.


#81: Foals – Inhaler
Dıpdırıdıdıpdıdıdıdıpdıp girişi ayrı, gümbür gümbür gitarlı nakaratı ayrı sevilesi; klasik Foals şarkılarından farklı Foals şarkısı. Klibinden ayrı düşünmenin haksızlık olduğu şarkılardan.


#82: Holy Ghost! – It Must Be the Weather
80’lerde kaydedilip uzun süre stüdyoda unutulmuş, aradan geçen bekletme yıllarında da tadı iyice oturmuş gibi.


#83: Jagwar Ma - Uncertainty
Noel Gallagher’ın “the future of galaxy depends on the Temples and Jagwar Ma records” beyanı bizlere merak, onlara baskı unsuru olarak dönmüş olabilir; ama Jagwar Ma’nın 2013 çıkışlı debut albümleri Howlin’de madchaster’ı electronic tabanlı indie rock’a oturtarak nasıl geri döndürdüklerini gördükten/dinledikten sonra Noel’a hak vermemek zor.


#84: The National – Demons
Bir noktadan sonra I stay doooown with Matt Damooooon diye duymaya başlamak kaçınılmaz, o noktaya kadar kıymetini iyi bilmek lazım.


#85: Chase & Status – Count on Me [feat. Moko]
80’lerde doğup 90’larda büyümüş kılıklı bir Chase & Status güzelliği.


#86: Martin Garrix – Animals
Apaçi kolu başkanları için senenin resmi kulüp marşı haline gelmesi talihsizlik oldu.


#87: Booka Shade - Blackout: White Noise [feat. Chelonis R. Jones]
Beatport’tan aldım tech house, itunes’ta açtım techno hikayesinin özneliğini üstlenmiş beat’lere sahip.


#88: Bastille – Things We Lost in the Fire [Abbey Road Sessions]
Hipsterlığı genç yaşta seçmiş kız kardeşlerimiz için One Direction’ın farklı bir evrendeki paraleli formunda pazarlanıyor olmalarına gözlerinizi kulaklarınızı kapayabilirseniz Bastille’I sevmek o kadar zor değil.
Beatles’la özdeşleşmiş Abbey Road’u  Beatles’la özdeşleşmek için çıldıran Beady Eye’dan daha iyi değerlendirmiş olmaları da bonus.
Hatta son zamanların en başarılı Abbey Road Session’larından birine sahip olduklarına biraz daha ikna olmak isterseniz yine kendilerinden Laura Palmer’ın Abbey Road performansını da listeye ekleyebilirsiniz.


#89: Dizzee Rascal – Goin’ Crazy [feat. Robbie Williams]
Eğlenceli, klibiyle birlikte daha da eğlenceli. Duş konserlerinde setlist’e mutlaka alınması gereken şarkılardan.


#90: Dannic – Clobber [Original Club Mix]
Martin Garrix’in Animals’ı tek değildi; 2013, apaçi marşları açısından kimseye hayal kırıtlığı yaşatmayacak bereketlilikte geçti. Bu da çok hızlı yükselişlerin çok sert vuruşları olur temalı eserlerden bir diğeri.


#91: Vampire Weekend – Diane Young

Zekice kelime oyunlarıyla dolu sözleriyle ingilizcenizi, Sky Ferreira’lı last supper klibiyle enstrümanlardan pipe yaratabilme becerinizi geliştirebilirsiniz.


#92: Chloe Howl – Rumour
Nasıl oluyor da 1995 doğumlu öz hakiki şeker kız Chloe Howl, promising names iddiasında 1996’lı Lorde’nin yanında kendi sözünü bile ettiremiyor inanılır gibi değil.


#93: Tinie Tempah – 5 Minutes
Kulaktan alınan enerji.


#94: NR& (Nomi, Rampa, &ME) – Broken Toy
Söz konusu tech house evladının original snippet hali original mix’ine tercih edilebilir.


#95: Einmusik – Time Rolls On
Bu tech house evladının ise video edit’ini original mix’ine tercih edebilirsiniz.


#96: Detroit Swindle - The Break Up
Sakin sakin deep house.


#97: Margaret Berger - Feed You My Love
Ülkesinin (Norveç) popstar yarışmalarından çıkan bir ismin Eurovision şarkısının top songs listelerinde yer bulabilmesine inansını getirtemediklerimizden misiniz? Dinleyin.  


#98: Bastille - No Angels [feat. Ella] [TLC - No Scrubs Cover vs. The XX - Angels]
Bastille, TLC’nin No Scrubs’ını alıp The XX’in Angels’ına katık etmiş; yer yer  Hitchcock’un Psycho’sundan line’larla süsleyerek Ella misafirliğinde ikrama hazır hale getirmiş. Mash up olarak ayrı, cover olarak ayrı güzel.


#99: Baskerville – Gun for Hire
Elektronikte high pitch’leri sadece trance ablalarında görmekten sıkıldıysanız diye Hollanda’da falsetto’lu electronica yapıp ihraç etmişler.


#100: Disco Fries – Lose It
Senenin electro house set’lerinin hemen hemen tamamında secret ingredient gibi, cheese gibi bir şarkıydı.


#101: M.I.A. – Bring the Noize
Tüm mainstream rapper’ların içinde gerçekten MC’lik iddiasındaki tek dişi ablamız M.I.A.’nın …..dıdıdıdıdadadam dıdıdıdıdıadadadam dıdıdıdıdadadam dıdı dam …..ne diyorduk? Herneyse, beyni sonsuz kitleyen bir şarkı; enjoy responsibly.


#102: Chase & Status – Machine Gun [feat. Pusha T]
King Push etkisiyle insanı yalnızca dinlerken bile nefes nefese bırakabilen trap sosu bol grime şarkısı.


#103: Jamie Lidell – You Know My Name
Yeni bir şarkıyı original mix’inden dinlemekten ziyade eski bir soul şarkısının funk cover’ı üstüne yapılmış elektronik remix dinlediğinizden şüphelenebilirsiniz.
Dinlemesi okuması kadar yorucu değil.